1. ÖNSÖZ
Otonom araçlar, insandan bağımsız şekilde belirli bir işi yapmak amacıyla tasarlanmış olup geçmişleri birkaç seneye dayanmaktadır. Bu araçların en büyük özelliği, insan kontrolüne bağımlı olmamalarıdır.
Bu araçların en büyük özelliği, insan kontrolüne bağımlı olmamalarıdır. Nitekim, otonom; Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü’ne göre ‘özerk’ olarak tanımlanmaktadır. Kullanımında insan kontrolüne ihtiyaç duyulmayan bu araçlar, gelişen teknoloji sayesinde her türlü alanda farklı biçimlerde var olabilmektedir. Örneğin, günümüzde denizde ve demiryollarında insansız taşıma araçları kullanılmaktadır. Karada ise sürücüsüz araçların faaliyete geçmesi için dünya genelinde uygulamalar başlamıştır. Bunun yanı sıra, yaygın şekilde bilinen insansız hava aracı “drone”, akıllı telefonlar, akıllı evler ve daha birçok farklı örneği ile otonom araçlar hayatımızın bir parçasını oluşturmaktadır. Teknoloji çağı olarak adlandırılan bir dönemde dijitalleşme olgusu ve internet her insanın hayatında oldukça büyük bir öneme sahiptir. Bu iki olgu aynı zamanda insana ait her türlü bilgiye erişimi kolay hale getirmekte olduğunda günümüzde bu konuda suç işlenmesi veya bir ihlale yol açılması oldukça kolaylaşmıştır.
Otonom araçlar, insandan bağımsız şekilde belirli bir işi yapmak amacıyla tasarlanmış olup geçmişleri birkaç seneye dayanmaktadır. Bu araçların en büyük özelliği, insan kontrolüne bağımlı olmamalarıdır.
Otonom araçların kullanılması durumunda; insanların kişisel verileri rızaları dışında araçlar tarafından paylaşılacak veya insanlar bir takım kişisel verilerini kendi istekleri üzerine söz konusu araçların elektronik sistemler ile paylaşacak ancak araçlar da bu verileri yapılanmaları gereği belirli başka sistemlerle veya üreticilerle paylaşacaktır. Bir başka problem olarak; otonom araçların bir kategorisi olan sürücüsüz araçlarda sürücü faktörü ortadan kalkacağından meydana gelen trafik kazalarında; araç üreticisi, yazılım geliştiricisi ve araç 1 Bilgi Üniversitesi – Bilişim Ve Teknoloji Hukuku Yüksel Lisans Öğrencisi 2 malikinin hukuki ve cezai sorumlulukları konusunda birçok hukuki ihtilaf meydana gelecektir.
Teknolojinin bu kadar hızlı ve fazla değişmesinin sonucu dünyada farklı hukuki problemler ve uyuşmazlıklar ortaya çıkmaktadır. Ancak hukuksal alanda, mağdurları koruma amacıyla bu problemlere ve uyuşmazlıklara karşı önlemler alınmalı ve kanunda düzenlemeler yapılmalıdır. Mağduriyetlerin giderilmesi ve hakların tam anlamıyla korunabilmesi adına hızla gelişen ve değişen teknoloji gibi hukuk düzenimizde de olumlu değişiklikler olmalıdır.
II. Otonom Araçların Sebep Olduğu Hukuki Sorunlar
Dünya genelinde otonom araç olarak sürücüsüz araçlar ses getirmiştir. Sürücüsüz araç teknolojisi daha çok ABD tarafından geliştirilmektedir. Sürücüsüz araç teknolojilerinden hedeflenen, mevcut durumda kullanılan ve insanlar tarafından sevk ve idaresi yapılan araçlarla ilgili faaliyetlerin, insan unsurunun devre dışı bırakılması ile insan yerine bir kısım teknolojilerin ikame edilmesi, insanların araç idaresi sırasındaki algılama yeteneklerinin teknoloji vasıtası yapılması ile daha az risk taşıyacak şekilde araçların üretilmesi ve yaygınlaştırılmasıdır.2
Sürücüsüz araçların en büyük artılarından birisi, trafiğin daha güvenli olmasını sağlamasıdır. Yapılan araştırmalara göre trafikte meydana gelen kazaların yaklaşık %95’i insan hatalarından kaynaklanmakta olup, sürücüsüz araçlar ile bu oranın düşürülmesi hedeflenmektedir.
Arizona eyaletinin Tempe kentinde, Uber’e ait Volvo XC90 model otonom sürüş test aracı 49 yaşındaki Elaine Herzberg isimli bir kadına çarpmış, yaralanan kadın daha sonra hastanede vefat etmiştir. Kadının gece vakti, yaya geçidi dışında elinde bisiklet ile karşıdan karşıya geçmeye çalıştığı, Uber aracının kaza anında otonomda olduğu, aracın tepki verecek şekilde yavaşlamadığı, araçta bir görevli olduğu fakat aracı kullanmadığı belirtilmiştir. Bu kaza, tarihte ilk yaya ölümlü otonom sürüş kazası olarak kabul edilmektedir. Uber ve birkaç firma kaza sonrasında otonom sürüş testlerini durdurduklarını belirtmişlerdir.
Böyle bir durumda kimin cezai sorumluluğu doğacağıyla ilgili kesin bir düzenleme hukukumuzda bulunmamaktadır. Ancak hukukumuzda ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesi gereğince kişi ancak kendisinin işlediği fiiller nedeniyle sorumlu tutulabilir.
5237 sayılı TCK’nın 20. Maddesinde “Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz. Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar saklıdır.” Hükmü bulunmaktadır. Bu düzenlemede açıkça tüzel kişiler adına doğrudan cezai yaptırımlar uygulanamayacağı belirtilmiştir. Diğer yandan ceza sorumluluğunun belirlenmesi için kast ve taksir olgularının belirlenmesi gerekir. Sürücüsüz araçlarda sürücünün kastından söz edilemeyeceğine göre taksir olgusunun olaya göre değerlendirmesi gerekmektedir. Sürücüsüz araçlar taksirle yaralama veya taksirle öldürme suçlarına sebep olabilirler. Taksir, bir davranışın suçun kanunî tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi halidir. Günümüzde trafik kazalarında taksir sorumluluğu aracın sürücüsünde iken sürücüsüz araçlarda bu sorumluluğun kime yükleneceği belirli değildir.
Sürücüsüz araçların karışabilecekleri bu iki eylemin kasten işlenmesi durumu da söz konusu olmayacağından TCK’nın 60. Maddesi gereğince sürücüsüz aracın yazılımını geliştiren, araç trafik verilerinin iletilmesinde aracılık yapan internet erişimini sağlayan, bu araçlar için güvenlik teknolojileri üreten, trafik altyapısını kurmak ve işletmekle görevli olan tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirine de hükmedilmesi de mümkün olmayacaktır.4
Sürücüsüz araçların taksirle öldürme ya da taksirle yaralama suçlarına karışmaları durumunda, bu aracın malikinin ya da üretiminden sorumlu olan tüzel kişilerin ve taksiri ile sorumlu olan yöneticilerinin sorumluluklarına göre cezalandırılmaları gerekmektedir. Ancak bunun için önce kanunda gerekli düzenlenmelerin yapılması ve kanun boşluklarının kapatılması gerekmektedir.
Hukuk sistemleri, teknoloji kadar hızlı değişime adapte olmaya müsait değillerdir. Bu sebeple gelişen teknolojinin ortaya çıkardığı hukuki problemlerde, hukuk sistemlerinin ihtiyaca cevap vermesi zaman alabilmektedir.
Günümüze kadar gerçekleşmiş olan değişimler artık teknoloji çağında olduğumuzu göstermektedir. Gelişen bilgisayar yazılımları, e-ticaret siteleri ve her türlü internet ağları bunun en büyük kanıtıdır. 4 Ankara Barosu Dergisi, 2016/1, Sürücüsüz Araçlar ve Getirdiği / Getireceği Hukuki Sorunlar, Dr. Servet Yetim 4
Sürücüsüz araçların sebep olduğu kazalardan doğan suçlar ve cezai sorumlulukların yanı sıra otonom araçların kullanım alanları göz önüne alındığında teknolojik alanda kişisel verilerin kullanımı ve paylaşımı safhasında hak kaybına yol açıcı ve TCK anlamında suç teşkil eden durumlar söz konusu olabilmektedir. Nitekim 5237 sayılı TCK’nın 243, 244, 245 sayılı maddelerinde bilişim suçları düzenlenmiştir. Aynı zamanda 5237 sayılını TCK’nın 135 ve 136. Maddelerinde “kişisel verilerin kaydedilmesi ve bunların hukuka aykırı verilmesi veya ele geçirilmesi” suçları düzenlenmiştir.
Türk hukukunda suçta ve cezada kanunilik ilkesi geçerlidir. 5237 sayılı TCK’nın 2. Maddesinde, “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz. İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz. Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.” hükmü bulunmaktadır. Bu ilkeye göre, bir fiil, kanuna göre suç kabul edilmiyorsa bu fiile bir ceza verilemeyeceği gibi bu fiil kanunda öngörülen farklı bir şekilde de cezalandırılamaz. Bu sebeple otonom araçlarla işlenen faaliyetlerin suç olarak nitelendirilip suçluların cezalarını alabilmeleri adına net hukuki düzenlemeler yapılmalıdır.
TCK’da “bilişim sistemine girme ve bu sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme” suçları açık bir şekilde düzenlenmiştir. Ancak, otonom araçlarda insan iradesi açık bir şekilde ortaya konulamadığı için bu araçlar vasıtası ile işlenen suçlarda cezai sorumluluğun kime ait olacağı net bir hüküm altına alınmamış olduğundan bir belirsizliğe sahiptir.
Bilgisayar ve yazılım teknolojilerindeki gelişmelerle, internetin de desteği ile insandan bağımsız şekilde insan benzeri işler üstlenen sistemler ortaya çıkmıştır. Bu akıllı yazılımlar her türlü teknolojik işlemlerde kullanılmakla beraber yaygın olarak elektronik ticaret işlemlerinde kullanılmaktadır. Söz konusu makineler belirli bir işi insan yönlendirmesi olmaksızın yapmaya programlanabilmektedirler. Ancak bu akıllı yazılımların işleyişi sırasında bir suç işlenmesi durumunda veya bir zarar ortaya çıkması durumunda sorumlunun kim olacağı hukuki alanda tam anlamıyla bir kesinlik göstermemektedir. Sorumlular arasında yazılımın üreticisi konumunda bulunan kişiler de yer alabilmekte iken bu kişilerin otonom araçların önceden hareketlerini hangi ölçüde öngörebileceği problemi ortaya çıkmaktadır. 5
Otonom hareket özelliğine sahip bir akıllı yazılımın gerçekleştirebileceği tüm olasılıkların önceden bütünüyle bilinmesi mümkün değildir. Bu yazılımlarda, sistemin davranışlarını sınırlayan önceden belirlenmiş parametreler bulunmamaktadır. Bu sebeple, sistemin yaptığı işlemlerin, adına hareket ettiği kişinin veya yazılımı geliştiren kişinin iradesinin devamı olduğunu söylemek mümkün değildir. Sorumluların doğru şekilde tespitinin sağlanması için akıllı yazılımlara kişilik benzeri bir statü tanınması gerekmektir.
Akıllı yazılımı doğrudan bir kişi ve yerle ilişkilendirmek mümkün değildir ve hukuki bir problem ortaya çıktığında sorumluluğun tam olarak kime izafe edileceği konusunda da belirsizlikler yaşanmaktadır. Akıllı yazılıma kişilik tanınması en başta, bu sistemlerin kendilerine ait bir malvarlıkları olması sonucunu doğuracaktır.5 Bu sonucun doğması ile sorumluluğun tespitine ilişkin problemler de ortadan kalkacaktır.
Teknolojinin gelişimi ile yaşam standartları gelişip her şey oldukça kolaylaşırken hukuki anlamda bir takım problemler ortaya çıkmaktadır. Çünkü bilişim teknolojisinde yaşanmakta olan hızlı gelişmeler günlük hayatı kolaylaştırdığı gibi yeni suç yöntemlerinin ortaya çıkmasına da sebebiyet vermiştir. Ancak hızlı ortaya çıkan yeni suç yöntemlerine karşın öne sürülmesi gereken yaptırımlar aynı hızla oluşmamaktadır. Bunun sebebi de, gelişen ve dijitalleşen dünya karşısında, hukuk sistemlerinin değişimi daha geç özümsemedir. Mağduriyetlerin önlenmesi adına, ileride çok daha yaygın şekilde hayatımızın bir parçası olacak olan otonom araçların sebep olduğu suçlar ve bunlarla ilgili sorumluların karşı karşıya kalacağı cezalar açısından hukuk sisteminde bir düzenlemeye gidilmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan görüşler sonucunda, otonom araçlara kişilik tanınması daha yeni gelişmekte olan bir sektör için çözüm odaklı bir adım olmasından ziyade daha çok karmaşaya yol açacak bir çözüm olacaktır. Kaldı ki, otonom araca kişilik tanımak gerek araç maliki gerekse üretici açısından bir kurtuluş yolu olarak gözükmekte olup söz konusu kişilerin ihmali olduğu takdirde ceza almalarını engelleyici bir yol olacaktır. Otonom araçların üreticilerinin ilk etapta sorumlulukları olduğu göz önünde tutulduğunda en fazla özen yükümlülüğünün onlara ait olması gerekmektedir. Gelişen teknoloji çağında oluşacak risklerin hepsini bilmek mümkün olmasa da üreticiler risklerin tamamına yakınını bilmekle ve buna karşı önlemler almakla sorumlu tutulmalıdırlar. Üreticilerin sorumlu tutulması durumunda, bir yaptırımla karşı karşıya olan üreticiler daha çok özen gösterecek ve bu sayede otonom araçların suça sebebiyet verme oranı da düşecektir. Ancak araç malikinin tamamıyla sorumluluktan muaf 5 http://bthukuku.blogspot.com/2008/06/akilli-yazilim-ve-hukuki-stats-dr-emre.html 6 tutulması, ihmale yol açıcı bir durum ortaya çıkarır. Araç maliki kusuru oranında sorumlu tutulmalıdır. İlgili kanun hükümlerine üreticilerin ve araç maliklerinin kusurları oranlarında sorumlu tutulacaklarını belirten hükümlerin eklenmeleri gerekmektedir. Örneğin, sürücüsüz aracın yol açtığı bir kazada kasıttan söz edilemeyeceği, bu suçun ancak taksirle işlenebileceği yukarıda belirtilmiştir. Böyle bir durumda 5237 sayılı TCK’nın 85.maddesinde düzenlenen taksirle öldürme ve 89.maddesinde düzenlenen taksirle yaralama suçlarına ek olarak sürücüsüz araçların bu tip bir suça sebebiyet vermesi halinde araç üreticisinin cezalandırılacağının, araç malikinin ise kusurlu olması halinde cezalandırılacağının belirtildiği hükümlerin eklenmesi gerektiği görüşündeyiz.